












[BERKAY TAŞ]
Grafik Tasarımcı ve Sanatçı Berkay Taş, TANI koleksiyonunun yeni serisinde yer aldı. Berkay Taş’ı daha yakından tanımak için bu içeriği okuyabilirsiniz. ☻ ☻ ☻
1.) Bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
1.) Bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
1.) Bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
1998’de İstanbul’da doğdum ve hâlâ burada yaşıyorum. Ortaokul-lise yılarımda derslerle aram fena sayılmazdı ama bir yandan da çizime karşı hep bir yatkınlığım vardı. Üniversite sınavına hazırlandığım dönem mühendislik mi, mimarlık mı okusam diye düşünürken son anda içimden gelen sesi dinleyip yetenek sınavlarına hazırlanmaya karar verdim. Sonrasında 2016 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar Bölümü’ne giriş yaptım. Mezun olduğum günden bu yana bağımsız grafik tasarımcı ve sanatçı olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Bugüne kadar farklı stüdyolarla, ajanslarla ve start-up’larla çalışma fırsatım oldu; aynı zamanda çeşitli freelance tasarım projeleri yürüttüm. Tasarım kariyerim sürerken, yurt içinde ve yurt dışında biri kişisel olmak üzere farklı sergilerde sanatçı olarak yer alma fırsatı buldum.
1998’de İstanbul’da doğdum ve hâlâ burada yaşıyorum. Ortaokul-lise yılarımda derslerle aram fena sayılmazdı ama bir yandan da çizime karşı hep bir yatkınlığım vardı. Üniversite sınavına hazırlandığım dönem mühendislik mi, mimarlık mı okusam diye düşünürken son anda içimden gelen sesi dinleyip yetenek sınavlarına hazırlanmaya karar verdim. Sonrasında 2016 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar Bölümü’ne giriş yaptım. Mezun olduğum günden bu yana bağımsız grafik tasarımcı ve sanatçı olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Bugüne kadar farklı stüdyolarla, ajanslarla ve start-up’larla çalışma fırsatım oldu; aynı zamanda çeşitli freelance tasarım projeleri yürüttüm. Tasarım kariyerim sürerken, yurt içinde ve yurt dışında biri kişisel olmak üzere farklı sergilerde sanatçı olarak yer alma fırsatı buldum.
2.) Tasch’ın renkli dünyasının tohumları ne zaman atıldı? Sizi grafik tasarıma yönlendiren ilk görsel ya da deneyim neydi?
2.) Tasch’ın renkli dünyasının tohumları ne zaman atıldı? Sizi grafik tasarıma yönlendiren ilk görsel ya da deneyim neydi?
2.) Tasch’ın renkli dünyasının tohumları ne zaman atıldı? Sizi grafik tasarıma yönlendiren ilk görsel ya da deneyim neydi?
Açıkçası grafik tasarımın tam olarak ne olduğunu, bu işin okuluna başlayana kadar pek bilmiyordum. Ama sonra dönüp bakınca fark ettim ki çocukken özellikle tipografiye karşı teknik bilgim olmasa da hep bir merakım ve ilgim olmuş. Okul sıralarına ya da defter kenarlarına graffiti tarzı yazılar karaladığımı çok iyi hatırlıyorum. Hatta defterlerim çoğu zaman notlardan çok, çizdiğim eskizlerle doluydu. Mesela bir keresinde matematik defterimin ilk sayfasına Metallica logosu şeklinde "Matematik" yazmıştım; belki o sene derse daha istekli başlarım diye. (Gerçi sonrasında o motivasyon çok uzun sürmedi ama olsun.)
Kendimi tasarım dünyasına ait hissettiğim ilk zaman ise üniversiteye başladıktan sonra, her gün tipografik poster tasarımı yapmaya başladığım dönemdi. O süreçte bol bol ürettim, çevremden ilham aldım ve yavaş yavaş kendi yöntemlerimi geliştirmeye başladım. Ve aslında bu keşif süreci hâlâ devam ediyor diyebilirim.
Açıkçası grafik tasarımın tam olarak ne olduğunu, bu işin okuluna başlayana kadar pek bilmiyordum. Ama sonra dönüp bakınca fark ettim ki çocukken özellikle tipografiye karşı teknik bilgim olmasa da hep bir merakım ve ilgim olmuş. Okul sıralarına ya da defter kenarlarına graffiti tarzı yazılar karaladığımı çok iyi hatırlıyorum. Hatta defterlerim çoğu zaman notlardan çok, çizdiğim eskizlerle doluydu. Mesela bir keresinde matematik defterimin ilk sayfasına Metallica logosu şeklinde "Matematik" yazmıştım; belki o sene derse daha istekli başlarım diye. (Gerçi sonrasında o motivasyon çok uzun sürmedi ama olsun.)
Kendimi tasarım dünyasına ait hissettiğim ilk zaman ise üniversiteye başladıktan sonra, her gün tipografik poster tasarımı yapmaya başladığım dönemdi. O süreçte bol bol ürettim, çevremden ilham aldım ve yavaş yavaş kendi yöntemlerimi geliştirmeye başladım. Ve aslında bu keşif süreci hâlâ devam ediyor diyebilirim.
3.) Sosyal medya bugün görsel dili hızla dönüştüren bir mecra. Siz tasarım yaparken bu dünyadan ne ölçüde etkileniyorsunuz? Sizce bir tasarımcı bu etkiyi nasıl dengelemeli?
3.) Sosyal medya bugün görsel dili hızla dönüştüren bir mecra. Siz tasarım yaparken bu dünyadan ne ölçüde etkileniyorsunuz? Sizce bir tasarımcı bu etkiyi nasıl dengelemeli?
3.) Sosyal medya bugün görsel dili hızla dönüştüren bir mecra. Siz tasarım yaparken bu dünyadan ne ölçüde etkileniyorsunuz? Sizce bir tasarımcı bu etkiyi nasıl dengelemeli?
Sosyal medya, ilham almak için harika bir kaynak. Ulaşması kolay, sürekli yeni şeylerle karşılaşıyoruz. Ama ayın bir de karanlık tarafı var: Telefonu her elimize aldığımızda adeta bir içerik bombardımanına maruz kalıyoruz ve bu, aslında o kadar da sağlıklı değil. Ben de bir tasarımcı olarak Instagram, Pinterest ve Behance'i ilham almak için sık sık kullanıyorum. Ama arka arkaya bu kadar çok iyi tasarlanmış şey görmek bazen beynimi bulandırabiliyor ve kreatif enerjimi düşürebiliyor açıkçası. O yüzden bazen dijital dünyanın dışına da çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Beynimizi ve gözümüzü fazla yormadan, ilham alabileceğimiz gerçek şeylere artık daha çok ihtiyacımız var. Doğa, müzik, spor, aşk olabilir, tutkulu olduğumuz herhangi bir şey olabilir. Hatta bazen sadece ekranı kapatıp bir dakikalığına gökyüzüne bakmak bile yetiyor. Özellikle yaptığımız şeye kendimizden bir şeyler katmak istiyorsak bunların önemli olduğunu düşünüyorum, bu yüzden biraz bu tarafları da keşfetmek lazım hızlı akan dijital dünyanın kaosunu dengelemek için.
Sosyal medya, ilham almak için harika bir kaynak. Ulaşması kolay, sürekli yeni şeylerle karşılaşıyoruz. Ama ayın bir de karanlık tarafı var: Telefonu her elimize aldığımızda adeta bir içerik bombardımanına maruz kalıyoruz ve bu, aslında o kadar da sağlıklı değil. Ben de bir tasarımcı olarak Instagram, Pinterest ve Behance'i ilham almak için sık sık kullanıyorum. Ama arka arkaya bu kadar çok iyi tasarlanmış şey görmek bazen beynimi bulandırabiliyor ve kreatif enerjimi düşürebiliyor açıkçası. O yüzden bazen dijital dünyanın dışına da çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Beynimizi ve gözümüzü fazla yormadan, ilham alabileceğimiz gerçek şeylere artık daha çok ihtiyacımız var. Doğa, müzik, spor, aşk olabilir, tutkulu olduğumuz herhangi bir şey olabilir. Hatta bazen sadece ekranı kapatıp bir dakikalığına gökyüzüne bakmak bile yetiyor. Özellikle yaptığımız şeye kendimizden bir şeyler katmak istiyorsak bunların önemli olduğunu düşünüyorum, bu yüzden biraz bu tarafları da keşfetmek lazım hızlı akan dijital dünyanın kaosunu dengelemek için.
4.) Renk sizin için üretime yön veren bir çıkış noktası mı, yoksa tamamlayıcı bir sezgi mi?
4.) Renk sizin için üretime yön veren bir çıkış noktası mı, yoksa tamamlayıcı bir sezgi mi?
4.) Renk sizin için üretime yön veren bir çıkış noktası mı, yoksa tamamlayıcı bir sezgi mi?
Açıkçası renk, tek başına benim için çok bir şey ifade etmiyor. Ama bir tasarımın içinde, amacına hizmet ediyorsa ve diğer ögelerle birlikte kompozisyonda doğru ve etkili bir şekilde yerini buluyorsa, o zaman gerçekten anlam kazanıyor. Bu yüzden benim için renk, daha çok tamamlayıcı bir sezgi gibi diyebilirim. Yerini bulduğunda parlıyor ama tek başına değil.
Açıkçası renk, tek başına benim için çok bir şey ifade etmiyor. Ama bir tasarımın içinde, amacına hizmet ediyorsa ve diğer ögelerle birlikte kompozisyonda doğru ve etkili bir şekilde yerini buluyorsa, o zaman gerçekten anlam kazanıyor. Bu yüzden benim için renk, daha çok tamamlayıcı bir sezgi gibi diyebilirim. Yerini bulduğunda parlıyor ama tek başına değil.
5.) Bir tasarımcı olarak tasarım sürecinizde sizi demoralize eden şey nedir?
5.) Bir tasarımcı olarak tasarım sürecinizde sizi demoralize eden şey nedir?
5.) Bir tasarımcı olarak tasarım sürecinizde sizi demoralize eden şey nedir?
Klasik olacak ama yaklaşan teslim tarihleri ve bitmek bilmeyen, işi bulamaça çeviren revizyonlar diyebilirim :) Sanırım bu konuda çoğu tasarımcı hemfikirdir. Ama biraz daha kişisel bir yanıt vermem gerekirse, bazen kafamda "Bu fikir harika olacak!" diye parlayan bir düşünce beliriyor, bayağı da heyecanlanıyorum. Fakat iş uygulamaya gelince o fikir her zaman hayal ettiğim kadar iyi çalışmayabiliyor. Bu da açıkçası moralimi biraz bozabiliyor. Yeni bir çıkış noktası bulana kadar kısa bir duraksama yaşıyorum ama o yeni fikri bulduğum anda da her şey tekrar akmaya başlıyor.
Klasik olacak ama yaklaşan teslim tarihleri ve bitmek bilmeyen, işi bulamaça çeviren revizyonlar diyebilirim :) Sanırım bu konuda çoğu tasarımcı hemfikirdir. Ama biraz daha kişisel bir yanıt vermem gerekirse, bazen kafamda "Bu fikir harika olacak!" diye parlayan bir düşünce beliriyor, bayağı da heyecanlanıyorum. Fakat iş uygulamaya gelince o fikir her zaman hayal ettiğim kadar iyi çalışmayabiliyor. Bu da açıkçası moralimi biraz bozabiliyor. Yeni bir çıkış noktası bulana kadar kısa bir duraksama yaşıyorum ama o yeni fikri bulduğum anda da her şey tekrar akmaya başlıyor.
6.) Poster tasarımı bugün dijitalde çok daha hızlı tüketilen ama aynı zamanda ikonikleşmeye açık bir alt disiplin. Bu alanda üretmek isteyen birine, fikir geliştirme sürecine dair neyi önceliklendirmesini önerirdiniz?
6.) Poster tasarımı bugün dijitalde çok daha hızlı tüketilen ama aynı zamanda ikonikleşmeye açık bir alt disiplin. Bu alanda üretmek isteyen birine, fikir geliştirme sürecine dair neyi önceliklendirmesini önerirdiniz?
6.) Poster tasarımı bugün dijitalde çok daha hızlı tüketilen ama aynı zamanda ikonikleşmeye açık bir alt disiplin. Bu alanda üretmek isteyen birine, fikir geliştirme sürecine dair neyi önceliklendirmesini önerirdiniz?
Aslında poster tasarımı, bugün anlam olarak biraz karışmış durumda. Özellikle dijitalde dediğiniz gibi bambaşka bir alt disiplin haline geldi diyebiliriz. Bildiğimiz anlamda poster (afiş) aslında sokakta, kamusal alanda karşımıza çıkan en güçlü görsel iletişim araçlarından biri. Dijital dünyada da bunun tam karşılığı, çoğu zaman bir etkinlik, marka ya da kampanya için hazırlanmış olan sosyal medya gönderileri oluyor aslında. Son birkaç yıldır ise bu klasik 50x70 veya 70x100cm boyutlarındaki basılı poster estetiğinin dijitalde sunulması bir trende ve alt disipline dönüştü. Bu disiplindeki işlerin hepsi gerçek bir marka ya da brief için yapılmak zorunda da değil aslında. Elbette bir marka için tasarlanmış bir poster amaca hizmet eder ve bu çok değerli. Ama öte yandan tamamen soyut, briefsiz, daha sanatsal bir yaklaşımla yapılmış bağımsız çalışmalar da yapılabilir ve buna da günümüz tasarım jargonunda poster diyebiliyorsunuz tamamen o estetiği ele aldığınız için.
Bu alanda üretmek isteyen birine birkaç farklı yöntem önerebilirim, ilgili olduğu şeylerle ilgili kendine briefler yazabilir, ya da brief yazması için yapay zekadan da faydalanabilirler. Ortada bir müşteri olmadan da brief üzerine çalışmak çözüm bulma kaslarını baya geliştiren bir şey. Bunun dışında sadece bir kavram ya da kelime üzerinde rastgele kesip biçerek keşifler yapabilir, yeni formlar yakalayıp sonrasında bu formlarla başka şeyleri birleştirip yeni uyumlar yakalamaya çalışabilirler. Tabi bu dediklerim poster olmak zorunda değil, önemli olan bir şekilde üretmek. Ayrıca bana sorarsanız bir tasarımcının bu tür kişisel üretimlerle kendi yaratıcı yöntemlerini keşfetmesi baya değerli bir şey. Ama bunu bir zorunluluk gibi değil, bir oyun alanı gibi görmek gerekiyor. Çünkü eğlenmeden, keyif almadan, ortaya iyi bir iş çıkarmak da pek mümkün olmuyor.
Aslında poster tasarımı, bugün anlam olarak biraz karışmış durumda. Özellikle dijitalde dediğiniz gibi bambaşka bir alt disiplin haline geldi diyebiliriz. Bildiğimiz anlamda poster (afiş) aslında sokakta, kamusal alanda karşımıza çıkan en güçlü görsel iletişim araçlarından biri. Dijital dünyada da bunun tam karşılığı, çoğu zaman bir etkinlik, marka ya da kampanya için hazırlanmış olan sosyal medya gönderileri oluyor aslında. Son birkaç yıldır ise bu klasik 50x70 veya 70x100cm boyutlarındaki basılı poster estetiğinin dijitalde sunulması bir trende ve alt disipline dönüştü. Bu disiplindeki işlerin hepsi gerçek bir marka ya da brief için yapılmak zorunda da değil aslında. Elbette bir marka için tasarlanmış bir poster amaca hizmet eder ve bu çok değerli. Ama öte yandan tamamen soyut, briefsiz, daha sanatsal bir yaklaşımla yapılmış bağımsız çalışmalar da yapılabilir ve buna da günümüz tasarım jargonunda poster diyebiliyorsunuz tamamen o estetiği ele aldığınız için.
Bu alanda üretmek isteyen birine birkaç farklı yöntem önerebilirim, ilgili olduğu şeylerle ilgili kendine briefler yazabilir, ya da brief yazması için yapay zekadan da faydalanabilirler. Ortada bir müşteri olmadan da brief üzerine çalışmak çözüm bulma kaslarını baya geliştiren bir şey. Bunun dışında sadece bir kavram ya da kelime üzerinde rastgele kesip biçerek keşifler yapabilir, yeni formlar yakalayıp sonrasında bu formlarla başka şeyleri birleştirip yeni uyumlar yakalamaya çalışabilirler. Tabi bu dediklerim poster olmak zorunda değil, önemli olan bir şekilde üretmek. Ayrıca bana sorarsanız bir tasarımcının bu tür kişisel üretimlerle kendi yaratıcı yöntemlerini keşfetmesi baya değerli bir şey. Ama bunu bir zorunluluk gibi değil, bir oyun alanı gibi görmek gerekiyor. Çünkü eğlenmeden, keyif almadan, ortaya iyi bir iş çıkarmak da pek mümkün olmuyor.
7.) Aklınızda uzun süredir dönüp duran, bir gün mutlaka gerçekleştirmek istediğiniz bir proje kurgusu var mı?
Önümüzdeki dönemde daha fazla marka kimliği projeleri üzerinde çalışmak istiyorum. Özellikle göze çarpan bir ambalaj tasarımı ya da bir müzik festivalinin görsel kimliğini oluşturmak gibi işler, en çok keyif alarak çalışacağım projeler olur diye düşünüyorum. Şimdilik odağımı bu tarafa çevirmiş durumdayım. Hem görsel dili hem de hikaye anlatımını bir araya getiren işler beni gerçekten heyecanlandırıyor.
7.) Aklınızda uzun süredir dönüp duran, bir gün mutlaka gerçekleştirmek istediğiniz bir proje kurgusu var mı?
Önümüzdeki dönemde daha fazla marka kimliği projeleri üzerinde çalışmak istiyorum. Özellikle göze çarpan bir ambalaj tasarımı ya da bir müzik festivalinin görsel kimliğini oluşturmak gibi işler, en çok keyif alarak çalışacağım projeler olur diye düşünüyorum. Şimdilik odağımı bu tarafa çevirmiş durumdayım. Hem görsel dili hem de hikaye anlatımını bir araya getiren işler beni gerçekten heyecanlandırıyor.
8.) Bu koleksiyonumuza bir cümleyle iz bırakmanızı isteyeceğiz. Son cümlenizi bizimle paylaşır mısınız?
8.) Bu koleksiyonumuza bir cümleyle iz bırakmanızı isteyeceğiz. Son cümlenizi bizimle paylaşır mısınız?
''I don’t know where I’m going from here, but I promise it won’t be boring.'' - David Bowie
''I don’t know where I’m going from here, but I promise it won’t be boring.'' - David Bowie

















