LEZZETLİ SANAT: LAILA GOHAR

Yemek, yalnızca tat alma duyusuna hitap eden bir eylem midir? Yoksa dokunduğumuz, gördüğümüz, kokusunu içimize çektiğimiz, hatta geçmişle kurduğumuz bir bağ mıdır? Bir yemeğin sunumu, o yemeğin ruhunu şekillendirebilir mi? Eğer yemek ve sanatın iç içe geçebileceğini düşünüyorsanız, buna en güzel örneklerden biri Laila Gohar yemde.
Laila Gohar, yemeği bir sanat pratiği olarak ele alan, onu bir anlatı biçimine dönüştüren ve gelenek ile çağdaş tasarım arasında köprüler kuran bir isim. O, yemekleri yalnızca tüketilecek nesneler olarak değil, performatif bir deneyim, hikaye anlatıcılığına açılan bir kapı olarak görüyor. Sanatın disiplinlerarası doğasını mutfağa taşıyan Gohar, dev makarnalar, balmumuyla kaplı meyveler, yumurtalara dantel başlıklar giydiren tasarımlar ve heykelsi sofralarla yemekle olan ilişkimizi yeniden tanımlıyor.
4/2/25

Onun için bir yemeğin tasarım süreci, yalnızca malzemeleri bir araya getirmekten ibaret değil. Yemeğin hangi ellerden geçtiği, nasıl servis edildiği ve onu tüketirken ne hissettirdiği de tasarımın bir parçası. Gohar’ın sofra düzenlemeleri bir tabloyu andırıyor; iç içe geçmiş renkler, dokular ve beklenmedik kompozisyonlar... Bir etkinlik için hazırladığı büyük ölçekli tereyağı heykelleri ya da dev bir masanın üzerine serilmiş uzun ekmekler, yemeğin zamana yayılan bir sanat formu olduğunun altını çiziyor.
Bu yaklaşımı, gelenek ve el işçiliğine verdiği değerle birleşiyor. Kardeşi Nadia Gohar ile birlikte kurduğu Gohar World, sofralara sanatsal bir estetik kazandıran el yapımı tasarımlar üretiyor. Yemek, burada yalnızca bir ihtiyaç değil, bir ritüele dönüşüyor. Her biri birbirinden eşsiz el yapımı inci kaşıklar, tarihsel sofralardan ilham alan seramikler ve nostaljik detaylarla bezeli dokular, geçmiş ile bugün arasında duyusal bir köprü kuruyor.

Gohar’ın işleri, sanatı ve tasarımı mutfak pratiğiyle birleştirerek izleyiciyi düşünmeye itiyor: Yediğimiz şeylerin ardındaki hikaye ne? Sofralarımızı nasıl bir sahneye dönüştürebiliriz? Ve en önemlisi, yemek gerçekten de yalnızca tat alma duyusuna mı hitap eder, yoksa duyularımızın tamamını içine alan bir deneyime mi dönüşebilir? Laila Gohar’ın işleri, bu sorulara verilen birer sanat eseri.


SONRAKİ