TUBA GEÇGEL'İN SEÇTİĞİ KOSTÜM TASARIMI SEÇKİSİ
Görsel Sanatçı Tuba Geçgel, 2025 SEÇKİ koleksiyonunun "Kostüm" kategorisinde yer aldı. Gökçe Genç seçtiği 3 Kostümü N2O okurlarıyla paylaştı. Seçkiyi daha yakından incelemek için kaydırabilirsiniz. ☻ ☻ ☻
1.) Björk
2.) Comme Des Garçons
3.) Vivienne Westvood
1.) Björk
Björk’ün kostüm dünyası, kostümlerin tasarımcı elinden çıktığını direkt algılıyor olmamız beni oldukça etkiliyor. Onu sahnede gördüğümüzde, gerçekliğin sınırlarından uzaklaşıp zamansız, sanki başka bir boyuttan gelen fantastik bir evrene geçtiğimizi düşünüyorum. Organik, melez ve kimi zaman tuhaf görünen kostümler; yalnızca estetik olarak değil, hayal gücünü genişleten hipnotik bir varlık hissi yarattığı için beni büyülüyor.
CREDITS:
JAMES MERRY
2.) Comme Des Garçons
"Comme des Garçons 2026 Spring/Summer Ready-to-Wear koleksiyonunun teması genel itibarıyla “kusurdan doğan güzellik” ve konvansiyonel mükemmelliğin yıkımı / yeniden yorumlanması üzerine kurulu. Rei Kawakubo bu sezonki sunumunda, “I believe in the positiveness and the value that can be born from the damaging of perfect things” (mükemmel şeylerin zarar görmesinden doğabilecek olumlu değer ve anlamlara inanıyorum) diyerek koleksiyonun temel fikrini açıkça ortaya koydu."
Bu yaklaşım, Kawakubo’nun moda fikrini geleneksel “zarafet” veya “pürüzsüzlük” üzerinden değil, bozulma, çarpıklık ve yeniden anlamlandırma aracılığıyla estetik değer yaratma üzerine kuruyor. Bu yüzden koleksiyon bir nevi kusurun estetiğini kutluyor — parçalar tamamlanmamış, toparlanmamış gibi görünüyor ama tam da bu özellikleriyle güçlü bir anlatı kuruyor.
Estetik ve kavramsal olarak oldukça güçlü bir o kadar doğal.
3.) Vivienne Westvood
Giysiler onun için sosyal normlara karşı bir araçtı, Vivienne Westwood’un yaklaşımı bana, estetikten çok daha derinde bir alan açıyor. Onun dünyasında moda; tarih, beden, kimlik ve isyanın iç içe geçtiği, yer yer kusurlu ve bilinçli olarak bozulmuş formlarla kendini ifade eden bir düşünme biçimine dönüşüyor. Tarihsel siluetleri çarpıtarak bugüne taşıması, güzelliği mükemmellikte değil; çatlaklarda, gerilimlerde ve dönüşüm anlarında arayan bir tavır kuruyor. Toplumsal olarak ise Westwood, modayı bir süsleme aracı değil, dünyaya karşı söz söylemenin, duruş almanın ve varoluşu yeniden şekillendirmenin imkânı olarak görüyor. Bu yüzden onun estetiği benim için hem özgürleştirici hem de uyanık tutan bir güç taşıyor.















