AKSEL CEYLAN'IN SEÇTİĞİ AMBALAJ TASARIMI SEÇKİSİ
Multidisipliner Grafik Tasarımcı, 2025 SEÇKİ koleksiyonunun "Ambalaj Tasarımı" kategorisinde yer aldı. Aksel Ceylan seçtiği 3 Ambalaj Tasarımını N2O okurlarıyla paylaştı. Seçkiyi daha yakından incelemek için kaydırabilirsiniz. ☻ ☻ ☻
1.) Graza
2.) Bezi
3.) Liquid Death
1.) Graza
Graza, kaliteli zeytinyağı kategorisindeki en büyük bariyeri çok doğru bir içgörüyle çözüyor: İnsanlar iyi zeytinyağı kullanmak istiyor ama “özel”, “şık”, “pahalı” algısı yüzünden çekingenleşiyorlar. Tasarım stüdyosu Gander’ın yaptığı şey ise bu elitist tavrı yıkmak. Çok kaliteli bir ürünü bu kadar rahat bir dünyayla eşleştirmek, kategoride uzun süredir eksik olan davranışsal bir özgürlük yaratıyor ve kitlesini de yeniden tanımlıyor. Sıkılabilir şişe bu özgürlüğün en görünür parçası: kullanıcıya yağı korkmadan, çekinmeden, keyifle kullanma hakkı tanıyor. Ama Graza’yı asıl farklılaştıran şey, arkasındaki markalama dili. Tipografinin samimiyeti, illüstrasyonların spontane havası ve genel görsel ton; “iyi yemek yapmak ciddiye alınacak bir ritüel değil, eğlenceli bir süreçtir” fikrini çok iyi hissettiriyor.
CREDITS:
GANDER
2.) Bezi
Bezi, labne geleneğini ABD için yeniden yorumlayan ve humus sonrası yeni bir sürülebilir ürün kategorisi yaratmayı amaçlayan bir marka; üstelik kurucuları da Türk. Tasarımı üstlenen stüdyo Red Antler’ın yaklaşımı, labne gibi Amerika’daki birçok tüketici için hâlâ yeni sayılabilecek bir ürünü ciddi ya da nostaljik bir dille tanıtmak yerine; renkli, enerjik ve sempatik bir ambalaj dünyasıyla erişilebilir kılmak üzerine kurulu ve bunu da çok iyi başarıyorlar. Her lezzetin kendi karakterini taşıyan renk blokları, akışkan illüstrasyonlar ve esnek tipografi, ürünün kremsi dokusunu ve paylaşılabilir doğasını çok iyi yansıtıyor. Bezi’nin beni en çok etkileyen yanı ise, kültürel kökeni güçlü bir ürünü yabancı pazarda hiç yabancılaştırmadan; modern, genç ve denenebilir bir alternatif olarak sunabilmesi.
CREDITS:
RED ANTLER
3.) Liquid Death
Liquid Death aslında bir su markası. Ve çok yeni de değil. Buna rağmen burada bahsetmeden geçemiyor olmamın sebebi, fikrin aşırı basit ama aşırı radikal bir gözlemden doğması. Kurucusu Mike Cessario kendine bir gün şunu soruyor: “Sağlığa yararlı markalar neden sıkıcı gözükürken, zararlı olanlar her zaman daha eğlenceli? Bunun tersini yapsak ne olur?” Suyu teneke kutuya koyma fikri ve bu kutuların tasarımındaki gotik estetik ile agresif tipografi, bu sorunun doğrudan bir cevabı. Su markalarının steril dünyasını tamamen tersyüz edip, su gibi belki de dünyadaki en sağlıklı ürünü asi gözüken bir kültür simgesine dönüştürüyor. New York’ta özellikle barlarda bunu içen insanları sık görüyorum; herkesin içki içtiği ortamlarda bile su içmekten çekinmemeleri büyük ölçüde bu ambalajın yarattığı alt kültür sayesinde.














